FUTBOLDA HAKEMLİK
FUTBOLDA HAKEMLİK
 
            Genel anlamda hakem, aralarındaki anlaşmazlığı çözmesi için iki tarafın başvurduğu kimse ya da kendine seçme yetkisi verilen bilir kişi, yargı sahibi anlamına gelmektedir.
 
            Spor kavramı içerisinde ise, herhangi bir müsabakayı, oyunu yönetmek veya idare etmek üzere, karşılıklı iki takımın haklarını çiğnemeden ve tarafsızlık ilkelerine bağlı kalarak, en iyiyi gerçekleştirmek amacıyla, oyun kurallarını uygulama işi için oyun alanında bulunan kişiye “HAKEM”; bu kişinin saha içerisinde yaptığı hareketlerle, verdiği kararlarla ve uyguladığı yöntemlerle, icra ettiği işe ise “HAKEMLİK” denir.
      
Futbol hakemliği, psiko-sosyal ve bilişsel(zihinsel)
yönleri olan ve futbol oyun kurallarını uygulamaya dayalı fiziksel bir aktivitedir. Futbol hakeminin yetkileri, sahaya girdiği andan itibaren başlar, oyunun sürdüğü süreler dahil, müsabakanın bitimine kadar sürer.
 
İngiltere’de futbol oyunun yönetilmesi, 1860’lı yıllara dayanır. Futbol maçının hakemler tarafından yönetilmesinin gerçek anlamda ele alınması ise, 1880 yılında yine İngiltere’de olmuştur. İlk uygulamada kendi sahalarında görev yapan iki hakem ile bu iki hakemin anlaşmazlığını çözümleyen saha dışında ve bir masanın başında bulunup, saha içerisinde görev yapan iki hakemin anlaşamadığı durumlarda kesin kararı veren, sayıları kaydedip, zamanı ölçen 3. bir hakem (Umpire)’le birlikte müsabakalar yönetiliyordu.
 
            1891 yılında, büyük bir değişiklik yapılmış ve “Umpire” denilen oyun alanı kenarındaki masa hakemi, kağıdı, kalemi ve saati ile birlikte saha içine sokulmuş, her iki yarı sahadaki iki hakem sahanın boydan boya taç çizgilerine çıkarılmıştır. 1905’te ise, diyagonal sistemin gelişmemiş biçimi uygulama alanına   sokulmuştur. Buna göre;   yardımcı   hakemler    sadece bir yarı sahanın taç çizgisinde görev yapmaya başlamıştır. Bu sistem Stanley   Rous tarafından geliştirilmiş ve 1930’ da bugünkü modern uygulama şekline dönüştürülmüştür.
 
            İlk hakemler, ilk futbol oynayanlar arasından çıkmıştır. Kendi takımının müsabakası olmayan futbolcu, diğer takımlar arasındaki maçlarda hakemlik yaparken, zamanla hakemlik yapanlar futbolu bırakan eski sporcular arasından seçilmeye başlamıştır.
 
            Yurdumuzda ilk hakemler 1900‘lü yıllarda futbol oynayan yabancılar olmuştur. Ülkemizde ilk hakem, yabancı olan James La Fontaine’dir. Türk olan ilk futbol hakemi, 1908 yılında Kadıköy - Moda takımları arasındaki lig maçını yönetmiş olan Fuat Hüsnü' (KAYACAN) dür. Başka bir kaynağa göre ise, ilk Türk hakemi olarak Ali Sami (YEN) kabul edilmektedir.
         
İlk hakemler, sıcak havalarda ceketlerini çıkarmışlar, kollarını sıvamışlardır. Soğuk havalarda ise, normal giysilerle görülmüş, yağmurlu havalarda şemsiye kullanan hakemlere de rastlanmıştır. Bu durum, 1932 yılına kadar devam etmiş ve sonuçta ileri bir adım atılarak aynı yıl Cağaloğlu ‘nda ilk futbol hakem kursu açılmış ve Nüshet Baba kursun yöneticiliğini ve eğiticiliğini üstlenmiştir. Yine 1936 yılında yabancı uzmanlar getirilerek (İngiliz Boats) hakemler ve antrenörlere yönelik daha organize bir şekilde kurslar düzenlenmiştir.
 
İlk defa milli maç yöneten hakemimiz FİFA’ nın özel müsâdesiyle Hamdi Emin ÇAP olmuştur. Çap, 1936 yılında Moskova da Sovyetler Birliği -Türkiye maçını yönetmiştir.
 
Türkiye‘de futbol hakemlerine lisans verilmesine ilk olarak 1940’ da başlanmıştır. Bir nolu lisans, bölge hakemi olarak Şazi Tezcan’a, iki nolu lisans ise aynı zamanda bir nolu milli hakem 
lisansını alan Nuri Bosut’a verilmiştir. Şazi Tezcan ise, uluslar arası ilk resmi maç yöneten futbol hakemimiz olmuştur.
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         
Türkiye'de uluslar arası standartlara göre futbol hakemliği 1948 yılında başladı. 1948 Londra Olimpiyatları'nın ardından şahsi fikirlerini ve uluslar arası kurallardaki değişiklikleri Türkiye Futbol Federasyonu yapısı içinde modern anlamda faal olarak uygulayan, uluslar arası hakem Sulhi Garan’ın, 1956 yılında Hakem Eğitimi Merkezi teknik öğretmeni olarak da futbol hakemliğine büyük hizmetleri olmuştur. Sulhi Garan yine 1960 yılında FİFA kokartı takan ilk Türk hakemidir. Bu arada Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 1952 yılında yurdumuza ilk yabancı hakem olarak getirilip maç yönettirilen hakem, İtalyan Ermano olmuştur.
 
1960’lardan günümüze kadar Türkiye’de futbol hakemliğinde büyük gelişmeler olmuştur. Bir çok hakemimiz uluslar arası futbol müsabakalarında önemli görevler almıştır. Bunların arasında Doğan Babacan, Ertuğrul Dilek, Erkan Göksel, Sadık Deda, Hilmi Ok, Talat Tokat, Ahmet Çakar’ı   sayabiliriz.
 
Bugün tüm dünyada ve ülkemizde futbol hakemliğinde profesyonelliğe doğru gidilmektedir. Sayısal olarak, futbol hakemlerimiz bugün ülkemizin UEFA Birliği üyesi olduğu düşünülürse Avrupa'nın çok gerisindedir. 1997 sonu itibariyle, 51 UEFA üyesi arasında Türkiye 6.084 hakemle 13. sırada yer almaktadır. Almanya’da bu sayı 77.904’dür. Profesyonelliğe doğru giden bir yapı içerisinde bulunan hakemlerin ücretlerine baktığımızda ise 1997 fiyatlarıyla Almanya’da bir hakem en üst klasmanda maç başına 3.300 İsviçre Frangı alırken Türk hakemler 360 İsviçre Frangı ile Avrupa‘da 18. sırada yer almaktadır. Yalnız bugün bir hakem haftada 4 antrenman yapmak şartıyla hiç maç yönetmese bile FİFA kokartlı ise 50 milyon TL, 1. lig hakemi ise 30 milyon TL maaş almaktadır. Bu durum Türk hakemlerinin yarı profesyonel bir çizgiye doğru adım attıklarını göstermektedir.
    
Hakem olma şartlarını ulusal futbol federasyonları belirler. Türkiye’de hakem olmak için 16 yaşında olmak yeterlidir. Belirli kurslarda başarı gösterenler, aday hakemlik, bölge hakemliği yaparak milli hakemliğe yükselirler. Milli hakemlikte ise C, B, A klasmanları uygulanır. Her futbol federasyonunun FİFA’ya bildireceği en başarılı 10 hakeme “beynelmilel hakem “ denir. FİFA, bunlardan 7’sini uluslar arası maçlarda görevlendirir. En az iki milli müsabaka yöneten hakem, başarı puanı da yeterli ise FİFA kokartı takar ve en üst düzeye ulaşmış olur. Uluslararası kuralara göre 49 yaşını tamamlayan hakem, görevini bırakmak zorundadır. Milli futbolcular için hakemliğe başlamada yaş ve öğrenim şartı aranmaz.
 
 
İyi bir futbol hakeminde bulunması gerekli çeşitli özellikler şunlardır:
 
·         İyi niyetli, dürüst ve adaletli bir kişiliğe sahip olma,
·         Sağlam ve kararlı bir iradeye sahip olma,
·         Bilgi,    beceri   ve   kültür    düzeninin   yüksek olması,
·         Otoriter      olma   ( tatlı - sert )     ve      liderlik özelliklerine sahip olma,
·         İyi bir dikkat ve algı düzeyine sahip olma,
·         Soğukkanlı ve çabuk sinirlenmeyen bir yapıda olma,
·         Cesaretli olma,
·         İyi bir fiziksel uygunluğa sahip olma,
·         Özgüven ve önsezi özelliklerine sahip olma,
·         Sosyal   yönü   gelişmiş, yaşantısıyla örnek ve komplekslerden uzak bir kişiliğe sahip olma,
·         Otokritiğini objektif ölçülere yakın yapan bir kişiliğe sahip olma.
 
1. Oyunda otorite kurarak   oyun kurallarını (17 kural) tarafsız bir şekilde uygulayarak, gerekli kararları vermek.
           2. Maçın oynanacağı topu seçmek. Sahanın müsabaka için hazır olup olmadığını kontrol etmek ve bu konuda karar vermek. Ayrıca yardımcı hakemleriyle birlikte kale ağlarını,futbolcu kramponlarını(ayakkabı) kontrol etmek.
            3. Golleri, ihtar ve ihraçları kaydetmek.
4. Oyun süresini tutmak. Maçın bitişini belirlemek, kaybolan zamanları her devrenin sonuna ilave etmek.
           5. Kurallar ihlal edildiğinde ve ciddi sakatlanma durumlarında oyunu durdurmak.
6. Avantaj kuralını mümkün olduğunca işletmek.
       7 . Gerekli   gördüğü   hallerde   oyunu   belli   bir süre durdurmak veya tatil etmek.
            8. Kusurlu hareketlerini veya centilmenliğe uymayan hareketlerini tespit ettiği oyunculara ihtar vermek.
           9. Şiddetli hareket eden veya hatalı ve centilmenliğe uymayan hareketleri devamlı yapan oyuncuları oyundan ihraç etmek.
10. İzni olmaksızın oyuncu veya yardımcı hakemlerinden başka kimselerin oyun alanını girmelerini engellemek.
            11. Oyunun   her    durmasından   sonra,    yeniden başlaması için işaret vermek.
           12. Müsabakadan sonra düzenleyici kuruluşa (Futbol Federasyonu, Organizasyon Komitesi vb.) örneğine uygun bir raporu en seri bir şekilde göndermek.
            13. Oyun içerisinde, kendine yardımcı olan iki yardımcı hakem ve 4. hakemle iyi bir koordinasyon içerisinde olmak ve en son kararı kendisi vermek.
14.    Görsel   eğitim yapmak. Maçını yöneteceği takım ve futbolcuları izlemek.
15.    Yazılı ve görsel basınla iyi ilişkiler içerisinde olmak.
          16. Konusuyla ilgili seminer, panel, kongre vb. eğitim çalışmalarına katılmak. Dünyadaki ve ülkedeki futbolla ilgili, yenilikleri ve gelişmeleri takip etmek. 
 
 
            Futbol hakeminin dikkat etmesi gerektiği noktalar:
 
 
     1. Oyun kurallarını çok iyi bilmelidir.
2.      İyi bir   fizikî   ve   kondisyonel   şartlara sahip olmalıdır.
     3. Oyunu yakından takip ermelidir.
4. Hiçbir zaman sinirlenmemeli ve tereddütlerini belli etmemelidir.
     5. Göze çarpmamalıdır. En iyi hakem, oyun içinde fazla gözükmeyen hakemdir.
     6. Futbolcularla kesinlikle tartışmaya girmemelidir.
     7. Verdiği     kararın     doğruluğunu     ispata    asla kalkışmamalıdır.
8. Seyirciler her zaman dikkate alınmalıdır. Fakat onların etkisinde kalınmamalıdır.
     9. Mümkün   olduğu   kadar az ve daima nezaketle konuşmalıdır.
           10. Futbolculara bağırmamalı ve üzerlerine hücum edip, onları tehdit etmemelidir.
           11. Oyundan hiçbir zaman kopmamalıdır.
           12. Maçtan en az bir saat önce oyun alanında olmalıdır.
           13. Yardımcı hakemlerle iyi bir uyum ve koordinasyon içerisinde olmalıdır. 
           14. Topu mümkün olduğunca oyunda tutup, zaman geçirmelere fırsat vermemelidir.
15. Her müsabakayı aynı ciddiyetle ele almalıdır.
Futbol hakeminin zihinsel antrenmanı:
 
     Futbol    hakeminde    daha çok, temel   psikolojik ve   bilişsel özelliklerin gelişmiş olması
 gerekir. Çünkü hakem gergin ve herkesin daha rahat eleştiri yaptığı bir ortamda bu özelliklerini kullanmak zorundadır(2).
 
İdeomotor antrenmanı dediğimiz, oyunun bölümlerinin gerçekten oluyormuş gibi zihinde tekrarlanması hakemler için çok yararlı olabilir. Çünkü hakemler bunu hataları tespit etmede ve düzeltmede kullanabilir.
 
Bununla     birlikte    zihinsel      aktivitenin     yönü ve seçiciliği de geliştirilebilir. Örneğin,
hakem konsantrasyonunu bozan uyarıların farkına varırsa, zihinsel antrenmanlar yaparak bu uyarıları azaltabilir. Bunun yanında ruhsal durumu dolayısıyla dikkatini dağıtan uyarıların farkına varırsa, egzersizler yaparak dikkatini sabit tutabilir.
        
Zihinsel antrenmanların yararlı olabileceği bir başka yön ise, maça etkili bir biçimde hazırlanmaktır. Maçı oynayacak takımları bilmek, genel olarak maçın akışını ve böylece önceden olacak olayları tahmin etmesini sağlayabilir. Doğal olarak böyle tahminler maç sırasında ortaya çıkar ve doğru olursa hakemin kararları için öncü olur.     
 
SÖZ
 
HAVA DURUMU
 
TAVSİYE
 


 
 

 
 


 

 
 
Bugün 48087 ziyaretçikişi burdaydı!
WEB TASARIM : Alaaddin CEYLAN @CeylanAlaaddin adlı kişiyi takip et Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol