Türkiye‘de futbol hakemlerine lisans verilmesine ilk olarak 1940’ da başlanmıştır. Bir nolu lisans, bölge hakemi olarak Şazi Tezcan’a, iki nolu lisans ise aynı zamanda bir nolu milli hakem
lisansını alan Nuri Bosut’a verilmiştir. Şazi Tezcan ise, uluslar arası ilk resmi maç yöneten futbol hakemimiz olmuştur.
Türkiye'de uluslar arası standartlara göre futbol hakemliği 1948 yılında başladı. 1948 Londra Olimpiyatları'nın ardından şahsi fikirlerini ve uluslar arası kurallardaki değişiklikleri Türkiye Futbol Federasyonu yapısı içinde modern anlamda faal olarak uygulayan, uluslar arası hakem Sulhi Garan’ın, 1956 yılında Hakem Eğitimi Merkezi teknik öğretmeni olarak da futbol hakemliğine büyük hizmetleri olmuştur. Sulhi Garan yine 1960 yılında FİFA kokartı takan ilk Türk hakemidir. Bu arada Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 1952 yılında yurdumuza ilk yabancı hakem olarak getirilip maç yönettirilen hakem, İtalyan Ermano olmuştur.
1960’lardan günümüze kadar Türkiye’de futbol hakemliğinde büyük gelişmeler olmuştur. Bir çok hakemimiz uluslar arası futbol müsabakalarında önemli görevler almıştır. Bunların arasında Doğan Babacan, Ertuğrul Dilek, Erkan Göksel, Sadık Deda, Hilmi Ok, Talat Tokat, Ahmet Çakar’ı sayabiliriz.
Bugün tüm dünyada ve ülkemizde futbol hakemliğinde profesyonelliğe doğru gidilmektedir. Sayısal olarak, futbol hakemlerimiz bugün ülkemizin UEFA Birliği üyesi olduğu düşünülürse Avrupa'nın çok gerisindedir. 1997 sonu itibariyle, 51 UEFA üyesi arasında Türkiye 6.084 hakemle 13. sırada yer almaktadır. Almanya’da bu sayı 77.904’dür. Profesyonelliğe doğru giden bir yapı içerisinde bulunan hakemlerin ücretlerine baktığımızda ise 1997 fiyatlarıyla Almanya’da bir hakem en üst klasmanda maç başına 3.300 İsviçre Frangı alırken Türk hakemler 360 İsviçre Frangı ile Avrupa‘da 18. sırada yer almaktadır. Yalnız bugün bir hakem haftada 4 antrenman yapmak şartıyla hiç maç yönetmese bile FİFA kokartlı ise 50 milyon TL, 1. lig hakemi ise 30 milyon TL maaş almaktadır. Bu durum Türk hakemlerinin yarı profesyonel bir çizgiye doğru adım attıklarını göstermektedir.
Hakem olma şartlarını ulusal futbol federasyonları belirler. Türkiye’de hakem olmak için 16 yaşında olmak yeterlidir. Belirli kurslarda başarı gösterenler, aday hakemlik, bölge hakemliği yaparak milli hakemliğe yükselirler. Milli hakemlikte ise C, B, A klasmanları uygulanır. Her futbol federasyonunun FİFA’ya bildireceği en başarılı 10 hakeme “beynelmilel hakem “ denir. FİFA, bunlardan 7’sini uluslar arası maçlarda görevlendirir. En az iki milli müsabaka yöneten hakem, başarı puanı da yeterli ise FİFA kokartı takar ve en üst düzeye ulaşmış olur. Uluslararası kuralara göre 49 yaşını tamamlayan hakem, görevini bırakmak zorundadır. Milli futbolcular için hakemliğe başlamada yaş ve öğrenim şartı aranmaz.
İyi bir futbol hakeminde bulunması gerekli çeşitli özellikler şunlardır:
· İyi niyetli, dürüst ve adaletli bir kişiliğe sahip olma,
· Sağlam ve kararlı bir iradeye sahip olma,
· Bilgi, beceri ve kültür düzeninin yüksek olması,
· Otoriter olma ( tatlı - sert ) ve liderlik özelliklerine sahip olma,
· İyi bir dikkat ve algı düzeyine sahip olma,
· Soğukkanlı ve çabuk sinirlenmeyen bir yapıda olma,
· Cesaretli olma,
· İyi bir fiziksel uygunluğa sahip olma,
· Özgüven ve önsezi özelliklerine sahip olma,
· Sosyal yönü gelişmiş, yaşantısıyla örnek ve komplekslerden uzak bir kişiliğe sahip olma,
· Otokritiğini objektif ölçülere yakın yapan bir kişiliğe sahip olma.
1. Oyunda otorite kurarak oyun kurallarını (17 kural) tarafsız bir şekilde uygulayarak, gerekli kararları vermek.
2. Maçın oynanacağı topu seçmek. Sahanın müsabaka için hazır olup olmadığını kontrol etmek ve bu konuda karar vermek. Ayrıca yardımcı hakemleriyle birlikte kale ağlarını,futbolcu kramponlarını(ayakkabı) kontrol etmek.
3. Golleri, ihtar ve ihraçları kaydetmek.
4. Oyun süresini tutmak. Maçın bitişini belirlemek, kaybolan zamanları her devrenin sonuna ilave etmek.
5. Kurallar ihlal edildiğinde ve ciddi sakatlanma durumlarında oyunu durdurmak.
6. Avantaj kuralını mümkün olduğunca işletmek.
7 . Gerekli gördüğü hallerde oyunu belli bir süre durdurmak veya tatil etmek.
8. Kusurlu hareketlerini veya centilmenliğe uymayan hareketlerini tespit ettiği oyunculara ihtar vermek.
9. Şiddetli hareket eden veya hatalı ve centilmenliğe uymayan hareketleri devamlı yapan oyuncuları oyundan ihraç etmek.
10. İzni olmaksızın oyuncu veya yardımcı hakemlerinden başka kimselerin oyun alanını girmelerini engellemek.
11. Oyunun her durmasından sonra, yeniden başlaması için işaret vermek.
12. Müsabakadan sonra düzenleyici kuruluşa (Futbol Federasyonu, Organizasyon Komitesi vb.) örneğine uygun bir raporu en seri bir şekilde göndermek.
13. Oyun içerisinde, kendine yardımcı olan iki yardımcı hakem ve 4. hakemle iyi bir koordinasyon içerisinde olmak ve en son kararı kendisi vermek.
14. Görsel eğitim yapmak. Maçını yöneteceği takım ve futbolcuları izlemek.
15. Yazılı ve görsel basınla iyi ilişkiler içerisinde olmak.
16. Konusuyla ilgili seminer, panel, kongre vb. eğitim çalışmalarına katılmak. Dünyadaki ve ülkedeki futbolla ilgili, yenilikleri ve gelişmeleri takip etmek.
Futbol hakeminin dikkat etmesi gerektiği noktalar:
1. Oyun kurallarını çok iyi bilmelidir.
2. İyi bir fizikî ve kondisyonel şartlara sahip olmalıdır.
3. Oyunu yakından takip ermelidir.
4. Hiçbir zaman sinirlenmemeli ve tereddütlerini belli etmemelidir.
5. Göze çarpmamalıdır. En iyi hakem, oyun içinde fazla gözükmeyen hakemdir.
6. Futbolcularla kesinlikle tartışmaya girmemelidir.
7. Verdiği kararın doğruluğunu ispata asla kalkışmamalıdır.
8. Seyirciler her zaman dikkate alınmalıdır. Fakat onların etkisinde kalınmamalıdır.
9. Mümkün olduğu kadar az ve daima nezaketle konuşmalıdır.
10. Futbolculara bağırmamalı ve üzerlerine hücum edip, onları tehdit etmemelidir.
11. Oyundan hiçbir zaman kopmamalıdır.
12. Maçtan en az bir saat önce oyun alanında olmalıdır.
13. Yardımcı hakemlerle iyi bir uyum ve koordinasyon içerisinde olmalıdır.
14. Topu mümkün olduğunca oyunda tutup, zaman geçirmelere fırsat vermemelidir.
15. Her müsabakayı aynı ciddiyetle ele almalıdır.
Futbol hakeminin zihinsel antrenmanı:
Futbol hakeminde daha çok, temel psikolojik ve bilişsel özelliklerin gelişmiş olması
gerekir. Çünkü hakem gergin ve herkesin daha rahat eleştiri yaptığı bir ortamda bu özelliklerini kullanmak zorundadır(2).
İdeomotor antrenmanı dediğimiz, oyunun bölümlerinin gerçekten oluyormuş gibi zihinde tekrarlanması hakemler için çok yararlı olabilir. Çünkü hakemler bunu hataları tespit etmede ve düzeltmede kullanabilir.
Bununla birlikte zihinsel aktivitenin yönü ve seçiciliği de geliştirilebilir. Örneğin,
hakem konsantrasyonunu bozan uyarıların farkına varırsa, zihinsel antrenmanlar yaparak bu uyarıları azaltabilir. Bunun yanında ruhsal durumu dolayısıyla dikkatini dağıtan uyarıların farkına varırsa, egzersizler yaparak dikkatini sabit tutabilir.
Zihinsel antrenmanların yararlı olabileceği bir başka yön ise, maça etkili bir biçimde hazırlanmaktır. Maçı oynayacak takımları bilmek, genel olarak maçın akışını ve böylece önceden olacak olayları tahmin etmesini sağlayabilir. Doğal olarak böyle tahminler maç sırasında ortaya çıkar ve doğru olursa hakemin kararları için öncü olur.